Daha önce yazdığımı kopyala-yapıştır olarak yazayım, sonra da ekleyeyim:
Sırf korkum yüzünden elime fırsat geçti ve uçaklarla ilgili bir çalışma yaptım, uçaklardaki teknik hata zamanları ile ilgili. Mantık falan yürümüyor bende. Yukarıda 'Evden daha güvenli. Valla bak, sen sakarsın da, senin evinden çok daha güvenli. Havaalanına gelişin bile daha riskli' diye diye kendimi ikna etmeye çalışırken soğuk terler veya düşen tansiyonlarla uğraştım. Yanımdaki tanımadığım insanlara sarıldım, tanıdık insanları tırmaladım; abime tokat bile attırdım kendime getirmesi için. Deseler ki 'Kara yolunda kesin öleceksin ama havada kesin ulaşacaksın', o gün geldiğinde kara yolunu tercih ediyorum. Uçağa paşa paşa biniyorum, o ayrı. Her uçuştan sonra 'Bİr daha binersem verilmedik belam kalmasın' diye kendime lanet okuyorum. Hostes korkmuyor, yanındaki yolcu horul horul uyuyor ya; onları tokatlayasım geliyor 'Niye korkmuyorsunuz' diye; gerçi onların korktuğu yerde ben kalpten giderim ya da bağıra çağıra ağlarım zaten. Onlar korkmasınlar, kalsın öyle.
Üç yöntemim var:
İlacı 3 parça halinde almak. Pasiflora'nın birini evden çıkarken, diğerini havaalanına gelince, diğerini uçağa binerken alıyorum.
İlaç yoksa alkol. 'Rakı içtim, şarap içtim, sallandım' adındaki bu yöntemde içiyoruz. Çakırkeyif olunca uçak korkutmuyor. Hatta 'Yihuu, vuheyyy' gibi sesler de çıkartabiliyoruz türbülansta ya da 'Oooh, türbülans da beşik gibi tam uyumalık' diyoruz ve sızıyoruz. Bu yöntemin eksisi, 20 saatlik bir yolculukta uyguladım. O günden beri bir daha içki içemedim bir kadehten fazla, tiksinti geldi.
En çok yarayan yöntem şu oldu: Benden daha çok korkan birinin yanıma denk gelmesi. Onu sakinleştirirken kendi korkum yok oldu. Yolda kadına, 'Şu anda şunu yapıyoruz', 'Dönmede korkulacak bir şey yok, dönüp inmesin mi uçak? Avusturalya'ya kadar gidelim mi böyle', 'Şimdi buluta giriyoruz, hafif sallanacağız. Telaşlık bir durum yok', 'Aşağıya inerken üç tane güp sesi ve sarsılma olacak. İniş takımları açılırken güp sesi gelecek, aynı sesin küçüğü flap kapaklarından da gelecek. Bir de ne olduğunu bilmediğim başka bir güp duyacağız. Hadi birlikte sayalım' derken ben ilaçsız ve içkisiz zerre korkmadım. Hatta kadın bana 'Siz keşke hostes olsaymışsınız,' dedi. Ben de 'İyi ama ben uçaktan çok korkuyorum' dedim. Bu yöntem çok garanti değil, bir daha o kadar korkanına nereden denk geleyim.
Bu da hislerimizin tercümanı bir entry. Okuduğumda 'Ben mi yazdım da haberim yok' demiştim.
eksisozluk.comŞimdi minik bir ekleme yapayım. Geçen hafta, 10 saatlik uçuştan önceki 36 saatte toplam 2.5 saat uyku + binmeden 3 kadeh şarap + bindikten 3 saat sonra 'Ölürsem de ölürüm. En azından paniklemeden öleyim. Şu yaşadığıma değmez' diyerek bir adet uyku ilacı. İlaç etkileşimlerini binmeden önce incelemiştim gerçi, etkileşimlerinin az olduğu bir ilacı seçmiştim. Sadece bunu sık sık yaparsam karaciğer için zorlayıcı olduğu söyleniyordu. O şekilde ölü gibi uyumam gerekiyordu, bir saat uyuyabildim ama korku açısından işe yaradı mı, yaradı. Uçağa çakırkeyif bindiğim için kalkarken ve türbülansta eheheehe diye güldüm. Sonrasında da uyku hapının ve uykusuzluğun, kandaki alkolün etkisi ile gayet hissizdim yere konarken. Sapsakin gittim. Diğer yolculardan farkım yoktu. Bir tek yanımda uyuyan kızdan farkım vardı, çok pis uyudu, çok içim gitti.
THY programları hakkında şunu çok duydum: Sana bilgi veriyorlar ve 'Hiçbir şey olmayacak' deneme uçuşları yaptırıyorlar.. Eğer korku bilgi eksikliği kaynaklı ise (Örn. Bu kadar demir havada duramaz, vb) o zaman işe yaradığını söylüyorlar. Lakin benim derdim hiçbir şey olmayacak olması değil. O milyonda bir bir şey olmayacak için Milli Piyango bileti alan insanım ben. Dolayısıyla, olay duygularla ilgili ise THY ve benzer eğitimler çok işe yaramıyormuş deniyor. Dolayısıyla işe yarayabilir de, yaramayabilir de.
Şu tarz bir program var, bunun biraz etkili olduğunu söylüyorlar.
www.fearofflying.comBir de EMDR terapilerinin işe yaradığını söylüyorlar ama Dubai uçuşuna yetişmez.